Kelebeği Kurtarmak

Dünya üzerinde bir başka örneği olmayan haksızlıkların başında gelir Kelebek Etkisi teorisi, oluşan bütün olumsuzlukların ve problemlerin suçunu, bir gariban kelebeğin kanatlarına bağlayan…. Üstelik de bizlerden binlerce kilometre uzaklarda kendi halinde 1-2 haftalık ömrünü yaşamaya çalışırken kendisini suçladığımız.

Kelebek etkisi teorisi ismini M.I.T. Profesörü, Matematikçi ve Meteorolojist Edward Lorenz’in (1917-2008) çalışmalarından almakta. Lorenz, 1963 yılında hava durumu tahminlerini, deterministik bir sistem üzerine modellemeye çalışırken, başlangıç varsayımlarında kullandığı değişkenlerde oluşacak, ihmal edilebilir küçüklükteki farklılıkların, çok büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabileceğini farketmesi ile bu teoriyi geliştirmiştir. Biraz daha bilimsel bir anlatımla ise, Lorenz’in kurguladığı differensiyal denklemin simule edildikten sonra x ve z eksenlerinin birbirine karşı çizilmesi ile elde edilen şekil, herşeyden daha çok bir kelebeğe benzemektedir. Bu şekilden esinlenerek ve bu teoremi daha anlaşılır kılmak için Lorenz, ”Afrika’da kanat çırpan bir kelebek, Amerika’da fırtınalar yaratır” önermesini sunmuş ve aslında hava tahmini yapmak için çıktığı yolda kendisini “Kaos Teorisi” içerisinde bir güzel bulmuştur. (Kaos teorisi ve günümüz bilim felsefesine etkilerini bir başka yazıya bırakıyorum)

En basit ve yalın anlatımı ile, Kelebek Etkisi, aldığımız bazı kararların veya yaptığımız seçimlerin, gelecekte çok büyük belirleyici roller oynayacağı şeklindedir. Herkesin hayatında, aslında tesadüf olarak nitelendirilebilecek, sistem dışı, kimi küçük değişiklikler olmuştur, ki bunlar günümüzde temel farklılıklara ve şekillenmelere neden olmuştur. Farketmeyeceğimiz önem ve büyüklükteki hareket ve etkilerin hayatımızın denge durumunu bozup, onun çok başka bir seviyede ve farklı bir ortamda dengeye kavuşmasına neden olabileceğini anlatmaktadır. (Ancak, bunu yaparken bütün suçu bir garip kelebeğin kanatlarına yüklüyor olması asla affedilir değildir.)

Şimdi kendimizi birkaç sene önce yaşamakta olan bu kelebeğin yerine koyalım, yaşamımızdaki (iş yaşamı dahil) birbirinin peşine takılan küçük rastlantıları birbirine ekleyelim, ve yavaş yavaş günümüze doğru yaklaşırken, bu küçük rastlantıların ve çok detayların nasıl bir kartanesi boyutlarından, kartopuna ve oradan da çığlara dönüştüğünü bulalım. Aklınıza şu an böyle bir örnek gelmemiş olması inanın, yeterince odaklanmamış olmanızdan kaynaklanmaktadır.

Hayatımızdaki tüm olaylar birbirlerine dokunan bir ilinti ile varolmaktadırlar. Aynı koşullarda yaptığımız her aynı hareket inanın aynı sonucu doğuracaktır. Ama bu deterministik yaklaşım ancak laboratuar koşullarında sözkonusu olabilir. Hayatımıza asıl yönverenler, “olma” anında bir kelebeğin kanat çırpması etkisindeki, minor farklılıklar olacaktır. Evden çıkarken yaşadığımız 5-10 sn. lik bir gecikmenin gün sonunda sizi nerelere kavuşturacağını hayal edin. Ya da başınıza gelmiş bir gecikmenin sonuçlarını, iyi veya kötü, hatırlayın.

En kolay ve kaçamak yaklaşım buna “kader” deyip geçmek olabilir. Zira, bu kadar çok ve küçük değişken ile başetmenin zorluğu, bir anlamda kabul edilebilir bir mazeret oluşturabilmektedir. Ancak bizler “kelebeğin yarattığı fırtına” larla “başetme becerilerimizi” arttırabilecek insanlarız.

Olaylar arasındaki gözle görülmez etkileşimler Kelebek Etkisi metaforunu bizler için yararlı bir egzersiz alanına döndürebilmektedir. Yeterki bizler oynamak isteyelim…

Kararlarımızdaki ve davranışlarımızdaki çok küçük farklılıkların, bizleri çok büyük ve farklı sonuçlara kavuşturacağını unutmadan, şu soru ile oyuna girebiliriz.

“- Bazı şeyleri farklı yaparsam neler daha farklı olur, ve hangi farklı sonuçlara ulaşabilme şansımı arttırırım ?”

Bu soru bizi 3-5 yıl geriden başlayan bir fırtınanın etkisinden uzaklaştırabileceği gibi, aslında belki de bizim daha çok keyif ve mutluluk alabileceğimiz “meltem”leri yaratabilir.

Yaşamımızda atacağımız her adımı sorgulayarak ve yaratabileceği pozitif sonuçları öngörerek atmak önemli bir farkındalık ve güzel bir başlangıçtır. Ne yaparsak ve onu nasıl yaparsak yapalım, bir takım farklılıkları tetikleyecektir. Bu farklılıklar, öngörülebildiği ve yönetilebildiği ölçüde iyi sonuçlara varacaktır. Yaşamlarımızdaki olası bir “kaos”un önüne geçebilmek ve aynı zamanda diğer insanların yaşamlarında da yaratabileceğimiz “kaosu” önleyebilmek bazen tahmin edildiğinden bile kolay olabilir. (Bu kaos, teorik bir kaostur ve “düzen”in karşıtı olarak anlaşılmalıdır)

Eğer bir kelebeğin kanadı bir fırtına kopartabiliyorsa, aynı fırtınayı bir başka kelebek kolaylıkla durdurabilir, veya etkisini ortadan kaldırabilir. Çok küçük bir hamle ve değişiklik işe yarayabilir.

Aynı durumlarda aynı şeyleri yapmak doğanın ve yaşamın kurgusuna terstir. Yaşamda “deterministik” bir akış aramak, daha büyük yanılgı ve hayalkırıklıklarına neden olabilir. Farklı davranabilme seçeneğini hesaba katmayı ve kendi fırtınamızın kelebeği olmayı alışkanlık haline getirmeliyiz.

Şimdi, ilk karşınıza çıkacak olayda veya karar anında, ikinci seçeneğinizi değerlendirin ve kendi küçük etkinizi başlatın. Bir deneyin, akıntıya yön vermenin heyecan verici keyifini alacaksınız…