Boğayı Kıpırdatmak...

İsaac Newton ve onun insanlığın seyrini değiştiren fizik yasaları yaşamıma girmeden yıllar önce, ilk onu tanıdım. Üstelik de öyle, ders kitaplarının ve boğucu sınav telaşlarının içinde değil, okunmuşunu 25-30 kuruşa bulabildiğimiz çizgi romanların içerisinde.

37694310_1845928192383118_406684732361801728_n.jpg

O zamanlar çocukların okul dışı eğitiminin önemli bir bölümü “sokak” adı verdiğimiz ve kolektif bilincin biriktirildiği yerlerde pekiştirilirdi. Tarih bilgimizi Karaoğlan dergilerinden, Coğrafya bilgimizi elden ele dolaşan dünya haritası yapbozundan, Amerikan iç savaşını Teksas ve Kaptan Swing’den, köfte tarifini Tom Braks’ın TonTon’undan takviye ederdik. Ailelerimiz bizi her ne kadar “Dede Korkut” masallarına çekmeye ve özümüze yaklaştırmaya deneseler de, tüm çocukluk kahramanlarımızın isimleri İngilizce okunuyor ve çoğu Türkçe harflerle yazılamıyordu.


Bu kahramanın ismi Türkçe karşılığı ile bize tanıtılmış olduğu için belki de hafızama çok iyi kazılmıştı. Sonraları bu çizgi roman karakterinin benim için değerini keşfedecek, isminin anlamı ve kendisi hakkında birçok metafor geliştirecek olacağımı bilsem, onun barındığı tüm sayıları biriktirirdim.

O romanlarda kendisi bize hep kötü ve acımasız olarak tanıtılır, medeniyetin yayılmasının önündeki en büyük engel olduğuna inanmamız sağlanırdı.

download-2.jpg

Gerçek adının Tatanka Iyotake olduğunu yıllar sonra, hatta günler önce, bu yazıyı yazmaya karar verdiğim gün öğrendim.

Kendisi Kuzey Amerika yerlilerinin son şeflerinden olan bizdeki adıyla Oturan Boğa (namıdiğer Sitting Bull) idi.

Diyeceksiniz ki, “onun Isaac Newton ile ve de günümüz ile ne ilişkisi var?

Ben buldum, size de anlatacağım….

Ama okuyanları fizik formülleri ile boğmadan önce biraz “Sitting Bull” dan bahsetmek istiyorum.

Tatanka Iyotake (1831-1890) Sioux kabilesinin Güney Dakota’da yerleşime zorlanan bölümünün son şeflerinden ve istilacı “beyaz adama” güvensizliğini yaşamı boyunca değiştirmemiş, onların baskılarına sürekli olarak direnmiş olması ile tanınıyor.

images-1.jpg

Kabilesini tutsaklıktan kurtarabilmek ve yaşamını sürdürebilmek için yaptığı mücadele ve müzakereler neticesinde Güney Dakota’da kendilerine tahsis edilen av alanlarında yakaladığını düşündüğü barış ve huzuru da sadece altı yıl koruyabilmiş; topraklarında bulunan altına yapılan hücum ile birlikte kendilerini kuzeye sürülmüş halde, yok olmanın eşiğinde bulmuşlar.

İşte beyaz adam ona yeni ismini burada koymuştu. Bırakıldığı yerde oturması ve hiç kalkmaması istenen Oturan Boğa….. Sitting Bull

Beyaz Adam’ın Oturan Boğa’dan tam yüzyıl önce Isaac Newton tarafından yazılmış olan ve tüm fizik inanışlarını altüst ederek yaşamı sil baştan kurgulayacak olan Principia’yı okumuş ve kendisini ismi ile zapt edebilmek için Newton’un enerji kanunlarından esinlenmiş olmasını tabi ki beklemiyorum, ama oturan bir boğanın, hiçbir tehlike ve tehdit oluşturmayacağı konusundaki tespitlerine de saygı duyuyorum. Çünkü onlara bu düşünce yolunu Newton’un enerji yasalarının açmış olduğunu hissediyorum.

flobj.gif

Newton, Enerjinin Korunumu ile ilgili formülünü yazarken aşağıdaki simgeleri ilk kez kullanıyordu. Birçoğunuz için hatırlamak istenmeyecek kadar çok geride kalmış bu simgeleri, okuyanları sıkmayacak şekilde açıklayacağım.

Onun yasalarına göre, her hangi bir kütlenin, her hangi bir durumda sahip olduğu toplam enerji iki bölümden oluşuyordu. Bu kütleler enerjilerini, Kinetik ve Potansiyel olarak iki farklı durumlarından oluşturuyorlardı.

Kinetik Enerjiyi basitçe, içinde hızının (v) da olduğu 1/2mv2 formülü ile bulurken, Potansiyel Enerjiyi ise içinde sadece bulunduğu yüksekliğin (h) temel değişken olduğu mgh formülü ile bulmaktaydı.

Fizik üzerine kurulabilecek tüm denklemleri bu noktada hızlıca terk ediyorum ve sadece kütlenin hızı ve bulunduğu yüksekliği aradan cımbızla çekerek boğa metaforuma kaldığım yerden devam ediyorum.

f17a0d4217cd9451ba876159bf739159.jpg

Eğer hızın yoksa, yani hareket etmiyorsan ve yüksekliğin de sıfırsa, yani yerde oturuyorsan fiziksel olarak hiçbir enerjin olamayacaktı. İşte tam da arzulanan Oturan Boğa oluşacaktı. Beyaz Adamın, av arazilerinde gönül rahatlığı ile altın aramasına itiraz edemeyecek, nereye bırakılırsa orada itirazsız ve hareketsiz kalacak bir Kızılderili Şefi. Adı Boğa olmuş olmamış ne fark eder, önemli olan onun bir “oturan” olmasıydı.

Kendisine verilen isme rağmen katledilmekten kurtulamayan Oturan Boğanın, ölümünden ancak 70 sene sonra bulunabilen kemiklerinin nakledildiği ana vatanındaki mezarında huzur içinde uyumasını diliyor ve Newton’un aydınlattığı yolumda yürümeye devam ediyorum.

Oturan ve hiç harekete geçemeyen potansiyel gücü ve enerjisi olan her kime rastlarsam, işte o an aklıma bu benzerlik geliyor.

Enerji kanunları, “harekete (v) geçmediğimiz sürece, bulunduğumuz mevki veya yükseklik (h) ne olursa olsun hiçbir işe yaramaz olduğumuzu” bize anlatıyor. Anlatmanın da ötesinde bunu bir güzel ispatlıyor.

4ecdc154898391.596e47893bdd3.jpg

Hayattaki en büyük korkularımızın hep olmamız gerektiğini düşündüğümüz yere, şeye ve mertebeye varamayacak olmamız ile ilgili olduğunu düşününce, potansiyelimizin gerisinde kalıyor olmanın anlamını hissedebiliyorum. Ama bunu sadece “potansiyelimizin içinde tutsak kalmak ve giderek kaybolmak” olarak anlıyorum. Harekete geçemediğimiz ve ayaklarımızın üzerinde kalkıp yürümediğimiz sürece o “potansiyel” hiçbir anlam taşımıyor. Harekete geçemeyen potansiyel sadece formüllerde kalıyor ve bir süre sonra bir yolu bulunup o formülde sadeleştiriliyor.

Şimdi lütfen, çevrenize bir göz atın. Etrafımızda “harekete geçememiş ne kadar çok potansiyel olduğunu” fark edin. İster işyerinize, ister sosyal çevrenizde hareketsiz dikilen veya yer işgal edenlere bakın. İlk yapacağınız şey hareket geçirmeyi denemek, yoksa onlardan bir yolunu bulup kurtulmak olmalı. Çünkü hiçbir enerji üretemedikleri gibi bir süre sonra sizin enerjinizi de emmeye başlayacaklardır.

Ve sonra yapmayı çok arzu edip de yapamadığınız ve yapabilmek için çok potansiyelinizin olduğu ilk “şeyi” zihninizde oturduğu yerden çıkartıp masanızın üstüne koyun. Onu nasıl harekete geçirebileceğinizi düşünmeye başlayın ve bir yolunu bulun. Kımıldamaya başladığı zaman size vereceği pozitif enerjiyi mutlaka hissedecek ve daha çok hızlanması için yeni çarelerin peşine düşeceksiniz.

Potansiyeliniz varsa, bir yolu mutlaka vardır. Yeter ki harekete geçin, o potansiyel “enerjiye” dönüşsün.

bull.jpg

Bunu başardığınız zaman lütfen bir kağıt parçasına “Tatanka Iyotake’i daha çok seviyorum” yazıp çerçeve içine alın, çünkü o an Oturan Boğalıktan vazgeçmeyi tercih etmiş olacaksınız.