Pareto Günlüğü

Bu ülkede, eğitim politikalarına yön verecek bir konumda olsam, yapacağım en öncelikli işlerden bir tanesi, müfredata “Pareto Dersini” koymak olurdu, hayata daha sağlıklı, üretken, mutlu ve varmak istedikleri yeri çok net bulabilen bireyler hazırlayabilmek için..

Eğer bugün iş ve sosyal yaşamda üretkenlik ile ilgili bir problem mevcutsa, bunun tek nedeni ilkokuldan başlayarak eğitim hayatımızın tüm evrelerinde bizlere Vilfredo Pareto’nun tanıştırılmamış ve teorisinin anlatılmamış olmasıdır.

1848 ile 1923 yılları arasında yaşamış olan ünlü ekonomist ve sosyolog Vilfredo Pareto bir gün bahçesinde bezelye ayıklarken yapacağı bilimsel keşfin, insan davranış ve yönelimleri üzerinde bu kadar büyük bir etki yaratabileceğini ve davranış bilimlerini matematiksel bir zemine kolaylıkla oturabileceğini tahmin etmiş olamazdı. Aslında bezelyelerde fark ettiği, ayıkladığı bezelyelerin %80’inin, önündeki bezelye kabuklarının %20’sinin içinden çıkıyor olduğu idi. Bu keşfi kanıtlamak için ilk yaptığı çalışma ise, İngiltere’deki gelir ve refah dağılımları üzerine. Teori kendisini, İngiltere’deki refah ve gelirin %80’nin nüfusun %20’sinin elinde bulunduğu bulgusu ile kemikleştiriyor. Ve literatürlere 80-20 kuralı olarak girivermiş olan kural oluşuyor.

Onlarcasına şahit olmuşuzdur ve ne yazık ki bunların büyük bir bölümü ürkütücü bir gerçekliği yansıtmaktadırlar. Size iş yaşamından hatırlatıcı birkaç örnek :

-       Şirketinizin satışlarının %80'i müşterilerinizin %20’sinden gelmektedir.

-       Ürünlerinizin %20’si satışlarınızın %80’ini üretmektedir.

-       Satış elemanlarınızın %20’si tüm satışlarınızın %80’ini gerçekleştirmektedir.

-       Şirket çalışanlarının %20’si, şirket içi problemlerinin %80’ini yaratmaktadırlar, gibi

Daha vurucu olması açısından yaşamımızdaki örneklerine bakabiliriz;

-       Nüfusun %20’si ülke gelirlerinin %80’ini kontrol ederler,

-       İnsanlar zamanlarının %80’ini, arkadaşlarının %20’si ile geçirirler.

-       Facebooktaki arkadaşlarımızın sadece %20’si, tüm Facebook paylaşımlarımızın %80’ini kapsar, veya

-       Gardrobumuzdaki kıyafetlerin %80’i, sadece yaşamımızın %20’sinde üzerimizdedir, gibi

Bu örnekleri çoğaltabilmek mümkün olsa da, aslında bizler bu kuralı nasıl kendimiz için daha yararlı bir kullanıma açabiliriz konusuna yoğunlaşmalıyız. Yaşamımızın kalitesine %20 katkı sağlayan ama zamanımızın %80'lik bölümünü işgal eden verimsizlikten nasıl kurtulabileceğimizi bulmak zorundayız.

Kural çok net ve basit ; Elde edeceğiniz değerlerin %80’i, o yolda sarfedeceğiniz emeklerin %20’si karşılığında geliyor olacak. Yani yapıyor olduklarınızın büyük bir bölümü, büyük bir ihtimalle düşündüğünüz veya planladığınızın aksine, yararsız ve boşuna olmakta. Bu etkisiz eforların keşfedilmesi ve terkedilmesi durumu ise yapılabilecek daha değerli işler ve mutluluk kaynağı olabilecek şeyler için önemli bir yer açacaktır.

Paretonun Kuralı (daha doğrusu gözlemi) aslında bize bir tek şey öğretmeye çalışıyor. “Yaşamda hiçbir şey eşit ve adil bir dağılım içerisinde değildir. Bazıları, diğerlerine göre yaşama daha çok katkı verirler”

Buradan en yalın şekli ile “yaşam”ın adil bir düzen üzerine oturmuyor olduğu sonucunu üretmek mümkün olsa da, bizleri bireysel olarak ilgilendiren adalet konusunda yapabileceklerimiz olduğunu düşünüyorum.

Herşeyin sonuca eşit oranda katkı sağladı “ideal” bir dünya belki planlama açısında daha basit olabilirdi; tüm elemanımız eşit sonuç üretseler, her müşterimiz aynı oranda şirketimize gelir getirse, ülke gelirleri nufus arasında eşit dağılıyor olsa, yaşam “ideal” olmaya daha çok yaklaşabilirdi ama ne yazık ki bu mümkün değil.

Pareto prensipleri, bize yaşamlarımızda verimsizlik alanları ile ilgili olarak bir ışık tutuyor, bizlerin yapması gereken de bu ışığın huzmelerini takip etmek ve aydınlattığı alanlara odaklanabilmek. İşte o zaman, bizim için en yararlı ve sonuç üretici aktivitelere yönelebilmemiz mümkün olabilecektir.

Bu farkındalığı besleyecek 5 adet öneri sunuyorum.

1.     Günlük İş Planlaması : Sadece bir kahve içimlik ve genellikle hiçbir şey düşünmeden harcadığımız süre içerisinde günlük eforlarımızı dağıtarak başlayabiliriz. Planladığımız işlerimizin günsonuna ne kadar katkı yapacaklarını mutlaka düşünmeliyiz ve bizim günümüzü “gün” yapacak olan %20’lik eforu keşfetmeliyiz. Çünkü onu bulduğumuz zaman , boşa harcayacağımız %80’lik efor da ortaya çıkacak ve böylece ya önceliği düşürülecek ya da iptal edilecektir. Ya da hiç değilse günümüzün en verimli saatlerini, bu %20lik işlere ayırabilecek ve getirilerini garanti altına alabileceğiz.

2.     Problem çözmek : Bütün soru ve sorunlara bir tane soru sormayı öğrenmeliyiz. Bu problemin çözümü benim için ne kadar önemli. “Acil” ve “Önemli” klasmanlaştırmasını problemlerimize kazandırmak zorundayız.

3.     Tutku dağılımı: Bazı aktivitelerimiz bize daha fazla mutluluk ve tatmin duygusu verir. Bizim için mutsuzluk kaynağı olan %80lik aktivitelerimizi bulmamız ve hayatımızdan uzaklaştırmamız gerekiyor. Çünkü bizi mutlu eden aktiviteler, tutku duygumuz besleyeceğinden daha büyük sonuç ve başarılara ulaştıracaktır bizi. Kendimizi nelerin mutlu ettiğini bulmak zorundayız, ve zamanımızın %80lik bölümüne (ki bu bölüm %20 katkı sağlıyor sonuca) bu mutluluk tohumlarını serpmeliyiz. Bizlerin tutku ile yapmadığı ve mutsuz olduğumuz işlerin hiç kimseye bir faydası olamayacaktır.

4.     İlişkiler: Tanıdığımız insanların sadece %20’sinin, bize yaşamdam aldığımız keyif ve aradığımız desteğin %80’ini veriyorsa, bu ilişkileri taramalı ve yönetmeliyiz. Aile ve iş çevresinin zorunlu ilişkilerinin dışında kalan israf alanlarını tanımalı ve Pareto prensibi oranında sadeleştirmeliyiz.

IMG_2659.JPG

5.     Hayatımızın israf alanlarından kaçış: Sahip olduklarımızın sadece %20’sini kullandığımızı anlamalıyız. Geri kalan %80’lik bölüm aslında ya geçmişte kullandığımız, ya da belki gelecekte tekrar kullanırız düşüncesi ile taşımaya devam ettiklerimizdir. Basitçe, bu %80’lik şeyler bütün gün hiçbir işimize yaramadan boş boş işgal ederler bizim alanımızı ve tozlanıp, eskiyip dururlar. Sadece şu an masanızın bir bakın, emin olun üzerindekilerin %80’i bir yıldır eliniz değmeden orada duruyordur ve “belki” kullanılacak olmayı boş yere beklemektedir. Sahip olduklarınızı %80’ini rahatlıkla atabilir, silebilir veya bir yere bağışlayabilirsiniz. İnanın bunlar bir başkasının %20’si içerisine girebilecek şeylerdir. Bir sonraki seyahat hazırlığınızda, lütfen bu yazıyı hatırlayın. Valizinize, belki lazım olur diye elinize aldığınız şeyleri koymayın. Çünkü işinize yarama ihtimali %20’dir ve bu tür şeyler valizinizin %80’ini dolduracaktır. Elinize geçen herşeyi okumaya ve öğrenmeye çalışmaya bir son vermelisiniz, çünkü edineceğiniz bilgilerin size sağlayacağı marjinal fayda anlamlı bir hedef değildir. Her boşa okuduğunuz mesaj ve kitap zamanınızın %80’ine malolmaktadır.

Unutmayın!.. Hayatlarımızdaki her 5 şeyden sadece 1 tanesi işimize yararlıdır. Bu anlamlı taneyi bulmak için daha az anlamlı olanları görmeye çalışmamız gerekiyor.

 

Şimdi lütfen kendinize bir kahve sipariş edip , kişisel terazinizde boş oturanı buldurucak olan “Pareto Günlüğünüzü” çizer misiniz ? Bulacaklarınız karşısında inanın büyük bir mutluluk duyacaksınız…