Pişmanım, pişmansın, pişman

Herkesin ailesi ile ilgili olan ve yıllar geçse de hatıralardan ve üzerine ne yaşanırsa yaşansın hafızalardan kolaylıkla silinmeyen zamanları vardır. Benimkilerin neredeyse çoğu çocukluk ve lise yaşlarıma denk geliyor.

1200x630bb.jpg

Çekirdek ailemiz, pazar sabahları yaptığımız kahvaltının tadını doyasıya çıkartmak için bu öğüne özgü bir ritüel geliştirmişti. İşte bu kahvaltıya, müzik ilavesi de bu şekilde olmuştu. Aile bu birliktelikten o kadar keyif alıyordu ki, bir müzik ile süslenmesi, vaz geçilmezdi. Annem ve babamın, gençliklerinde  kendilerine mutluluk veren müziklerden sadece ikisinin birer plak olarak Karşıyaka’dan Ankara’daki evimize ulaşabilmiş olması nedeniyle,  pazar sabahlarımızda Dave Brubeck ve Frank Sinatra dönüşümlü olarak yer alırlardı. Aslında müzik seçiminde bencillik etsek çok seçenek olmasına rağmen, ablam da ben de bu bir saati onlara göre ayarlama konusunda fikir birliği içindeydik.

İşte ne zaman aklıma pişmanlık konusu gelse, gözümün önünden Frank Sinatra’nın “My Way” şarkısının sözleri akmaya ve sabah kahvaltımızı yaptığımız odanın içinde yankılanmaya başlar.  

“Pişmanlıklarım da dahil, yaşamımda her şeyi kendimce yaptım” diyen şarkıyı o zamanlar, sözlerinden çok Sinatra’nın sesi ve parçanın melodisi için severdim. Tabi bir de babam çok seviyor diye. Ama sanırım insanın yaşı ilerledikçe, o şarkının anlamı da derinleşip büyüyor sözlerine gömülünce.

Yaşam, kendisini sadece ileriye doğru kuruyor. Hiçbir şeyi geriye dönüp düzeltebilmek mümkün olmadığı için de geride kalmış kararlara da dönüp dönüp üzülmek, zaten sınırlı olan zamanlarımızı boşa harcamak değil de nedir? Eğer illa ki, dönüp bakacağım ve eski kararlarımı tekrar düşüneceğim diyorsak, onlara bize verecekleri dersler açısından yaklaşmalı ve sonra hızlıca uzaklaşmalıyız.

images-1.jpg

İnsanın geriye dönüp baktığı zamanlarda , bazı şeyler yapmış ve bazılarını ise yapmamış olmayı; ya da daha farklı yapmış olmayı dilemesi haline kısaca “pişmanlık” diyoruz. Genellikle bu durumlara, hayatlarımızdaki geçiş veya dönüm noktalarında ki kararlarımızda rastlıyoruz. Bu noktalar elimizde birden fazla seçenek bulunduğu ve bizim bir tercih kullandığımız noktalar veya kavşaklarımız oluyorlar.

Bu kavşaklar o anda bizlerin hayatında yaptığı değişikliğin büyüklüğü ile orantılı bir şekilde daha çok hatırlanır ve tarafımızda ziyaret edilir olmaktadırlar.

Dönüm noktalarımız, kendimizce risk tespiti yaptığımız ve kararlarımızı ona göre verdiğimiz noktalardır. Risklerini tamamıyla göze alıp seçtiğimiz yollar, ileride en az pişmanlık duyacaklarımız olmaktadır. Pişmanlıklar çoğu kez; çekinip, korkup, seçmeyi göze alamadığımız tercihlerde tohumlanmakta ve filizlenmektedirler. Pişmanlık deneyip de başarılamayanda değil, denenmeyende oluşan bir duygudur.

6869048333_bedc6cd6dc_b.jpg

Hayallerin peşinde koşmak, doğası gereği başarısız olma riskini de beraberinde taşır. Ama onu denememek de zaten bir anlamda başarısız olmak demektir. Kısaca denemeyerek sadece başarısızlık garanti edilmiş oluyor. Özetle, başarısız olma kaygısı ile denemekten vazgeçtiğimiz tüm hayaller bizi ileride pişmanlık analizimizde yakalayacaklardır.

Dönüm noktalarımızda ve karar anlarında başımıza gelebilecek kötü şeyleri değil de iyi  şeyleri düşünebilmek hayallerin güçlenmesini sağlayacaktır. Güçlü hayaller her zaman baş edilebilir pişmanlıklara neden olacaktır. Hayallerimizi sağlayacakları pozitif değişimler ile güçlendirmek başarısızlık korkusunu yenebilecek en güçlü cephanedir. 

Başarısızlık korkusu ancak tekrar tekrar deneme gücü ile yenilebilir.

Screen Shot 2018-03-24 at 15.58.56.png

Yapılan araştırmalar insanların pişmanlık duyduğu alanları kategorize ettiği zaman, en belirgin yoğunlaşmanın, Eğitim, Kariyer, Duygusal Beraberlikler ve Ebeveynlik konularında olduğu anlaşılıyor. Diğer önemli alanlar ortalamaların çok dışında olduğu için “lüx” pişmanlıklar sınıfına girebilirler.

Buna göre, istatiksel olarak pişmanlıklarımızı azaltmak istiyorsak ve risk alma eşiğimiz düşük, başarısızlık korkumuz da güçlü ise, yani bu yazının bu satıra kadar olan bölümlerini yüzümüzde bir ekşime ile okudu isek, yapılacak tek şey, biraz olsun mutlu olabilmek için dönüm noktaları konusunda seçici olmak gerektiriyor.

Eğitim, kariyer ve duygusal tercihler dışında büyük bir ihtimalle büyük pişmanlıklar ile karşılaşma ihtimaliniz oldukça düşük (%30).  En azından, o alanlardaki tercihlerinizde daha cesur kararlar alın ve sadece hayallerinizin peşinden gidin.  Çünkü o konularda geri dönüp, kendinizle ve geçmiş tercihinizle bir muhasebe yapma ihtimaliniz çok düşük.

Ama bir önemli konu var ki, o konu önemli ve istatistiki olarak  pişmanlık konusunda tehlikeli. Vücuda yapılan dövmeler...

26269629_2063894070508268_7749686642117443584_n.jpg

Vücuduna dövme yaptıranların %82 si, sonradan seçtikleri dövme konusu ile ilgili olarak pişmanlık duymakta. İsimler, şekiller, deyimler bir süre sonra önem ve anlamını yitirdikleri gibi vücutların görünen yerlerinde, her baktıkça kendini hatırlatan ve bir türlü unutulmayan pişmanlıklara dönüşüyorlar.

Özellikle genç yaşlarda 18-21 yaş arasında dövmelerden uzak durmak lazım. illa ki yapılacaksa bir dövme, 45. yaş günü beklenmeli diyor istatistikler.

Yaşamımızdaki pişmanlıkları, bize neyi kötü yaptığımızı hatırlatmaları yerine, neyi daha iyi yapabileceğimizi öğretebilmeleri için kullanabilmek sanırım aklımı en çok meşgul edeni. Pişmanlık duygusunu fark ederek  onu yönetebilmek ve nedeni olan kararı pekiştirmek, çeşitlendirmek kolay olmasa da yapılması gereken şey.

Yazının sonlarına yaklaşırken hala, neden böyle bir yazı yazmaya karar verdiğimi bilmiyorum. Belki de sadece yazmak istedim.

mywayorthehighway.jpg

Yaşamımda , belki de hiç kaderci olmayışımdan dolayı çok az pişmanlık duymuş olabilirim. Yaptığım tüm tercihlerin, sonuna kadar arkasında durdum. Ne “keşke” lere ne de “iyi ki” lere hiç yer vermedim düşüncelerimde, her iyi yaptığım şeyin yanında beceremediklerimi de kolaylıkla taşımayı becerdim.

Belki her pişmanlığın bir mutsuzluk yaratacağını biliyor olmam ve bu pişmanlığa dayalı mutsuzlukların tedavilerinin olanaksız olması beni dizginlemiş olabilir. Kontrol edemediğim ve etki alanımın dışındaki hiçbir tersliğin, hedef ve amaçlarımla arama girmesini istememiş de olabilirim.  Aynen hızla üzerinde ilerliyor olduğumuz yolda Frank Sinatra’nın dediği gibi..

"Pişmanlıklar, bir kaç tane oldu,

Ama yine de çok azlardı, bahsetmek için.

Her şeyden önemlisi “kendi bildiğim” gibi yaptım"......

 

 

Tam bu noktada düşünmeye başladım, acaba bugün bir dövme yaptırsam konusu ne olurdu diye. İçerisinde pişmanlık barındırmayacak ve her baktığımda bana huzur verecek ve de her sorana gözümü kırpmadan bir araba dolusu açıklama yapabileceğim konuyu düşündüm. 

Sıra dışılıktan keyif aldığım için olsa gerek, sanırım “I did it my way...” yazdırırdım..

Ya siz ?

Dövme yaptırmak isteseniz sizin dövmenizde ne yazardı ve eğer istiyorsanız niye bekliyorsunuz?