Bilginin Gücü ... Dum spiro, spero...

IMG_5480.JPG

Soğuk, gerçekten çok soğuktu. Strasburg kışında yağan karın bile ısıtamadığı bir ayaz altında yürüyorduk ona doğru. “Az kaldı, bu meydan olmalı” diye eşimle birbirimize motive etmeye çalışıyorduk ki, en büyük çam ağacını şehirlerine dikmek için binlerce Euro harcayan Fransızların, hiçbir Noel süslemesi yapmadan bu ulu çınara ayırdıkları meydanı bulmuştuk.

Bilginin ve onun sağladığı gücün mimarı olarak kabul edilen ve dünyaya tartışmasız en büyük etkiyi sağladığı düşünülen kişinin heykeli, karşımızda duruyordu. Buluşu ile, dünya düşünce tarihine yeni bir boyut kazandırmış, körü körüne duyduğuna inanma döneminden, gözlem yapıp kendi bulduklarına ve öğrendiklerine inanma dönemine dönüşümü sağlamış bir mucit.

Portrait-of-Johannes-Gutenberg.jpg

15.yy.ı insanlığın çıkış noktası durumuna sokan ve belki de Rönesans’ın ve aydınlanmanın başlangıcı haline getirmiş olan  Johannes Gutenberg idi, karşısında saygı ile eğildiğimiz.

Matbaa makinasının keşfi ile başlayan dönemi daha belirgin ve önemli kılan “gücün tanımı ve çeşitliliğine” yapacağı geri dönüşü olmayan katkı olacaktır.

Gutenberg’in neyi başlatmış olduğunu anlamak için bir süre için, sosyal yaşamımıza baskı yapan veya ilişkilerimizi şekillendiren “güç” veya “kudret” i düşünmeliyiz.

French ve Raven’in 1959 yılında getirmiş oldukları tanımdan yola çıkarsak güç; “Bir kimsenin bir diğerinin davranışını etkileyebilme ve onu kendi istekleri doğrultusunda hareket ettirebilme kapasitesidir.

Sosyal yaşamda karşımıza çıkan güç, bu tanım çerçevesinde, 6 farklı türde vücut bulmaktadır.

images-1.jpg

1.   Meşru Güç (Legitimate Power) : Bu az da olsa kaba kuvvete benzeyen ve tüm gücünü statü ve pozisyondan alan bir güçtür. Kısaca otoritedir ve içinde herhangi bir rasyonellik yaşatamaz. Çünkü tüm referansı, o gücü elinde tutanın oynadığı roldür.

images-2.jpg

2.   Ödüllendiren Güç (Rewarding Power) : Bu güç, karşındakinin direndiği durumlarda, söz konusu direnci kıracak olan ödüller ile kazanılan güçtür. Bu güç verenden çok ödülün bizzat kendisindedir ve kalıcı değildir. Sürdürülebilmesi  için ödülün tekrarlanmasını gerektirir.

download-1.jpg

3.   Zorlayıcı Güç (Coersive Power) : Ödülün tersine gücün “ceza” ile sağlanması durumudur ki, çok kısa sürelidir ve ceza verebilme yeteneği ile sınırlıdır. Çünkü bu gücün karşısındakinin tek amacı o ilişkiden çıkıp uzaklaşmaktır.

 

images-4.jpg

4.   Referans Gücü (Referent Power) : Bu güç “rol model olma” gücüdür. Karsında ona benziyor olmayı isteyenler olmasını gerektirir. Gücün sahibini bir referans durumu ile güçlendirir ve lider haline getirebilir. Bu, bir şekilde çekici bulunan kişinin davranış ve düşüncelerinin referans alınmasıdır. Hem pozitif hem de negatif referansları aynı anda barındırabilir.

download-2.jpg

 

5.   Uzman Gücü (Expert Power) : Bir konuda derinlemesine bilgili ve tecrübeli olmak bu gücün kaynağıdır. Uzmanlık sahası ile sınırlı ve tecrübe ile korunduğu için sadece o alanda kalıcıdır.

 

images-5.jpg

6.   Bilgi Gücü (Information Power) : Sahibini en motive eden ve sınırsız kılan, ama bir o kadar da aktarılabilen bir güçtür. Bilgi paylaşıldıktan sonra paylaşan için bir güç olma etkisini kaybetmekte olduğu için, bizzat bilginin kendisi bir güç haline gelebilmektedir. Diğer güçlerden tamamen farklıdır, çünkü belli bir durumun içeriği hakkında bildiklerinize dayanır. Diğerleri içerikten tamamen bağımsızdır.

İşte Gutenberg’in doğmasına izin verdiği ve onu büyük yapan bu güçtür. Gutenberg bilginin bir güç haline gelebilmesinin ve paylaşılarak kişiden bağımsız hale gelebilmesinin önündeki engelleri yok etmiştir. Bunu da merdaneli bir baskı makinası ile yapmıştır. Öyle bir merdane ki, mürekkep ve kağıt ile buluştuğunda yarattığı etki, tahmin edilemez boyutta büyük olmuştur.

inventions-that-changed-the-world-the-printing-press_u-l-eqt3r0.jpg

15.yy.da matbaanın bulunması ile tetiklenen Rönesans ve sonrasında takip eden Aydınlanma Dönemi öncelikle Avrupa’da bilim, sanat, arkeoloji, tarih, edebiyat ve insan sevgisinin (hümanizm) filizlendiği dönemdir. Bilgi ve bilgelik, ya da “sana anlatılanların ötesinde” anlıyor ve öğreniyor olma durumu, tek başına “bildiklerinin ilerisine gidebilme” fırsatı, insan düşüncesini ve kimliğini yüceltmeyi ön plana çıkartarak, düşünce sistemleri üzerindeki tüm baskıları kırmıştır.

Estimated-output-of-printed-books-in-Europe-from-1450-to-1800.jpg

Matbaanın yayılması ile birlikte okur yazar sayıları artmaya başlamış birçok eser çevrilerek yaygın bir şekilde okunabilir olmuştur.  Ayrıca Haçlı seferlerinin sonrasında batıya taşınan doğu ve Mısır kültürü ve birikimi ile İstanbul’un fethi sonrasında Avrupa’ya göç eden Bizans bilim adamları bu ortamdan büyük bir fırsat yakalamışlardır.

Kilise bünyesinde hapsedilmiş olan bilginin ve onun kontrolünde el yazmaları ile yayılan kitapların yerini, sınırsız ve özgür bilgi alabilmiş, eğitim dünya tarihinde ilk defa önemsenmeye ve gelişmeye başlamıştır. Kilisenin dar, tek taraflı, baskı amaçlı skolastik görüşlerinin yerine pozitif ve bilimsel düşünceler geçmiş, insanlar ile gerçek arasındaki en önemli engel ortadan kalkmıştır. Kısa bir süre sonra da yenilenme ihtiyacı ve “reform”, gücünü yitirmeye başlayan kilise için kaçınılmaz hale gelmiştir.

Matbaa makinası ve onun ürünleri sayesinde, eğitim şekil değiştirmiş ve sözel öğrenimin yerini kaydedilmiş bilgi almıştır. Ayrıca, insanlığın kolektif bilincinin ürünleri olan şiir, felsefe ve ilim özgürleşebilmiş, bulundukları derinliklerden suyun yüzüne çıkabilmişler ve kalabalıklar ile buluşabilmişlerdir.

Bilgi hem güç hem de araç olmaya başlamıştır.

15.yy itibariyle ve basılı bilginin kalıcılığı sayesinde insanlığın mirası olan tüm alanlarda, sonraki nesillere aktarım mümkün hale gelmiş; mit, efsane, hikaye ve masallar yerlerini yavaş yavaş yazıya bırakmışlardır.

Hiç kuşkusuz ki, basılı bilgi insanlık üzerine en büyük etkisini bilimsel konuların ve buluşların paylaşılması, matematik, astronomi ve fen alanlarındaki ilerleyişin yaygınlaşabilmesinde göstermiştir.

Gutenberg-Bible-of-the-New-York-Public-Library.jpg

Bu noktada belirtilmesi gereken en önemli konulardan bir tanesi de, belki de Gutenberg’in reformist yanını öne çıkartacak olan "ilk yayını"dır. O, aydınlanma yolundaki kilise baskısının gevşemesine neden olacak ve doğruya en yakın olan bir İncil’in baskısını ve çoğalmasını sağlamıştır. Hızla yayılacak olan “Gutenberg İncili”’nin önemi, Hıristiyan dünyasında kilisenin ve ruhban sınıfın aracılığını ve tahakkümünü kırmış olmasındadır.

İşte o soğuk kış gecesi Gutenberg’in heykeli karşısında aklımdan geçenler ve beni düşündüklerim sayesinde bir anda umutlandıran da buydu. Karşısında dikildiğim o kısa süre içerisinde Çiçero’nun “Dum spiro, spero” sözü gibi , “nefes alıyorsam umut ediyorum” dedirten de bu olmuştu.

Johannes-Gutenberg-Facts-Featured-932x349.jpg

Aklıma, Gutenberg’in buluşu ile canlanan ve etkisini arttıran, bilginin gücü gelmişti. Diğer tüm güçler onun karşısında zayıf ve geçici, bir o kadar da çaresiz olmak zorundaydı. Tarihin geriye sarılabilmesi; bilginin, onun gücünün ve etkisinin diğer güçler karşısında yok edilebilmesi mümkün değildi. Yaşamın zembereğini artık bilgi kurmaktaydı ve sırtını ona dayayan güç öyle veya böyle ölümsüz olacaktı. Gücün hiçbir türlüsü onun kadar kalıcı, gücün en kötüsü veya kötüye kullanılanı onun kadar şanslı olamayacaktı. Bilgi ve onun gücü ile olan savaş 15.yy da bir daha başlatılmamak üzere bitirilmişti. Ne zorbalıklar, ne vahşet ve ne de insanlığın yüzkarası savaşlar bir gün etkisiz kalacaklar; kendisine aklı, bilgiyi ve insan sevgisini rehber edinenler kazanacaktı.

O soğuk gecede içimde yeşerttiğim umut bu idi.

Dum spiro, spero...